28 Mayıs 2013 Salı

Saklanmış Düşler


Bazen bazı şeyleri anlatmaya gücün yetmez. Yaşadıklarını aklın bile almaz. Mutlumu mutsuz mu olduğunu bilemezsin. İşte öyle bir durumdayım sen ve sensizlik arasında bir yerdeyim Araf tayım.
Keşke sende sen olabilseydim. Bendeki sen gibi sende atabilseydim.
Bazı şeyleri anlamak zordur Büyüğüm. Ne kadar kendimi seninle denk tutsam da galiba daha küçüğüm. Evet, küçüğüm ama eskisi gibi masum değilim. Bembeyaz seviyorum seni bir lekesi bile yoktu sanki hiçte pişman olmayacağım bundan. Ama acı çekiyorum Güneşim arttık ısıtmıyorsun ellerimi. Yakıyorsun sanki vücudumu dudakların dudaklarıma değdiği günden beri yanıyor sanki kalbim. Masumluğumu kaybetti sevgim. Seni düşünmek yetiyordu, hayaller yetiyordu burnumda kalan o kokunu hissetmek yetiyordu. Artık yetmeyecek her an her saniye sende olmak isteyecek kalbim sende atmak isteyecek yüreğim sevmeni bekleyeceğim. Sen sevmedikçe sen gelmedikçe sen sahiplenemedikçe ben acı çekeceğim benim acı çektiğimi anladığın anda benden uzaklaşacaksın. Günden güne eriyecek sevgim bitecek belki kin besleyeceğim sana belki nefret bile edeceğim, isyan etmeye başlayacağım. Nefret ettiğim keşke kelimesini bile kullanmak zorunda kalacağım belki de.
Böyle olsun istemiyorum. Beni öyle hatırlamanı istemiyorum. Sende temiz başladım her şeye temiz bitirmek istiyorum. Yetim bir çocuğun annesini düşlemesi gibi düşlüyorum bizi hani sormuştun ya sen biri için ağladın mı diye galiba sen aklımdan çıkana kadar ağlayacağım. Ama biliyorum geçecek çünkü hiçbir yara kabuk bağlamadan kapanmaz. Sana yakınlaştıkça senden kopmam zor olacak biliyorum. Söz geçirememeğim kendime. İstemediğim şeyler yapacağım elimde olmadan kıracağım seni böyle olsun istemiyorum ki. Çok bir şeyde istemedim zaten senden de hayattan da sevmeni bekledim biz diye bir şey olabilir diye düşündüm saçma sapan işte boş ver. Sen olmadıkça kendime olan güvenimi inancımı yitireceğim. Belki kendimden nefret edeceğim. Sen Öyle bir şey yazdın ki kalbime ben bile yazamazdım bunu elimle, sen o kadar büyüdün ki içimde ben bile anlamadım bu bendeki hal neden. Bunun için teşekkür ederim hayatıma girdiğin için yarım yamalak ta olsa Aşkı tattırdığın için yaşadıklarımız için ve yaşayamadıklarımız için teşekkür ederim. Hiç gelmeyeceğini bilsem de Seni beklediğimi unutma olur mu?
Kendine hep dikkat et. İyi bir çocuk olursan belki şirinleri bile görebilirsin palavrası gibi belki bir gün sen aklıma geldiğinde heyecanlanmam ve o zaman yine çokçukça hayaller kurarız.
Senin hepsine güldüğün benim hepsine inandığım.
Hoşça kal Hüzün yanım çok seviyorum.

Emina TEKE.






Neyin var sorusuna

Yüzüme gülen, arkamdan vuran, Dostlarım var.
Demektense...
Kimsem yok.
Demeyi tercih ederim.

Ki ben çok küçük yaşlarda öğrendim ayakta durmayı.

zorla hayatıma giren insanlar,
hayatımı alt üst ettikten sonra hiç bir şey olmamış gibi çekip gitti benim.
Aslında kendime söyleyemeyecek kadar çok severdim onları,
güvenirdim, inanırdım.
Oysa en zor zamanlarında yanlarında olmuşluklarım da vardı.
onlarda olurdu yanımda, menfaatleri doğrultusunda..
Neyse iyi kötü yardım etmek için uğraşırdım.
Elimden geldiğince çabalarımla,
Hatalar yaparlardı.
Üzülürdüm, ağlardım.
Babamın kızıyım işte hemen kızar, çabuk unuturdum.
Fazla umursamazdım, yanlışları affetmeyi büyüklük değil, dostluk sayardım.
Ne oldu ?
Söylesenize ne oldu ?
Her giden bir kez daha sıçmadı mı?
Ağzıma.
Her sevdiğim bir kez daha almadı mı masumiyetimi?
kullanmadı mı?
İnsanlığımı,
Bir gece anladım ve hepsinden aynı anda vazgeçtim.
 Siktir et dedim.
bir kutu peçeteyi bitirdim ağlayarak.
Yalnız gelmedim mi Dünya'ya dedim.
Sonra;
Siktir et kime ağlıyorsun ki neye dedim.
dediğim kadar kolay edemesem  de...
Vazgeçtim güvenmekten.
Ve iki kez düşüneceğim birine kardeşim derken.

Emina TEKE

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Nereden geldin be Adam Kimlerden.

Sen şimdi kimsesizliğimi de sahiplenirsin
Sanki sana muhtacım gibi
Şimdi sana 'seviyorum' desem.
Bende seni dersin.
Bana dermiş gibi.
Gözlerimde başka gözleri arar gibi
Nerden geldin be Adam kimlerden...

Kimler dokundu tutmaya çekindiğim ellerini
söyle ben nasıl inanırım;
başkalarını öpen dudaklardan
seni seviyorum kelimesi duyduğumda.
bir daha yanmasın diye, betonla kapladığım kalbimi
eşelemek sanamı düştü?
sanamı düştü her sabah beni uyandırmak o tatlı sesinle
sanamı kaldı yeniden umut besletmek bana
Öleceğini bile bile neden çıkartayım kelebeği kozasından
Üç günlük sevda için değermi yıpranmaya
Nereden geldin be Adam kimlerden...

Şimdi sen bana üç günlük ömrümün hesabınımı yaptırcaksın
Ölürüm de, arkamda da bırakırım diye üzüleceğim
biraz daha dikat edeceğim
sigara içmeyeceğim,
çorapsız basmayacağım yerlere
ilaçlarımı hep kullanacağım işte
gülümseyeceğim layık olacağım canıma
canım dedin ya bana
iyi bakacağım canına
sarılacağım bana.
sahipleneceğim her zerremi
Sana ait olduğumu bil diye

Şiirler yazacağım sana
konuşturacağım kalemi ağlatacağım sevenleri
Düşlerde doğurduğum bebeğimizi
hayallerimizde büyüteceğiz
Baba diyecek sana
ömrüme gün katar gibi.
kalbime dokunmanı geçtim
kalbim olacaksın.
alt tarafı gidersen ölürüz işte

sonra bahar ayında kışı yaşatacaksın bana
yağdırcaksın günahları üzerime
sanki hiç gelmemiş gibi gitmeleri düşüneceksin
başta saçma gelen başka kadınlar
cazip gelecek...
ben sensiz bir saniyenin hesabını yaparken,
sen sahip çıkmayacaksın benli duygularına.
Gideceksin gelmemişlik edasıyla.

Bırakacağım kendimi hayallerimden aşağıya
Sürünmek varken, ölmeği dahi beceremeyeceğim
Önce hayallerde büyüttüğümüz bebeğin cenazesini kaldıracağım.
her toprak atışta bir kez daha gömecek gidişin bana
Gömüleceğim bebekler gibi toprağa
 gidişinle başkalaşan beni
başka yellere savuracağım.
Yalanlar atacağım başlarda insanlara
yanımda olmadığını anlamasınlar diye çabalayacağım.
Yorulup ondan da vazgeçeceğim zamanla.
Gidişine bir ışık yakacak ve arkandan bakacağım gel diye
Şişelerde arayacağım seni
Sen içkiler kadar acı değildin ki
zaman zaman rüyalarda sevişeceğiz
Varoluşluğuna yok oluş katacağım.
Ve ölüme bir adım daha atacağım.

Eh söyle be Adam değer mi şimdi
anlamsız aşk cümlelerini bir kez daha kullanmaya
''Seviyorum Seni'' kelimesine inanmaya.

Emina TEKE


Yeni Bloğum

yeni bloğumuz http://edebikce.blogspot.com/ yayındadır takipçilerimi beklerim

23 Mayıs 2013 Perşembe

Çocukluğum.

Daha konuşamıyordum ama; onu gördüğümde,
O düştüğünde onun canın yandığında
Ben olurdum yanında,
O olurdu yanımda.
Birlikte ağlar, birlikte gülerdik.
... Küçücük kollarımızla sarılırdık birbirimize
Minicik yüreğimizle sahiplenmiştik
Çevredeki insan fazlalıkları yadırgardı bizi
Annem çoğu zaman oynama onunla derdi.
Çok sabahlarım olmuştu.
Oynadığım saklambaçlar sonrası
Yediğim dayaklar...
Çok oldu;
Hıçkırıklarım yüzünden yatağın altında ağlamalarım
O gıcırdayan yaylı yatağın tellerine benzetirdim annemi de
Durduk yere kızardı bize

Çok sabahlarım olmuştu.
Sırf o yalnız olmasın diye hasta hasta okula gittiğim.
Devamsızlıklarımız oldu beraber
Devam ettiklerimizde.
Resim derslerimiz oldu onu çizdiğim
Müzik derslerimiz oldu beni alkışladığı.

Biz yan yana geldiğimizde sanki insanlar
İntihar eden birisine bakıyormuş gibi bakıyordu
İnsandan doğma insanlar,
Herkes farklı davranıyordu ona,
Öğretmenimiz bile.

Üstünün pis olması, abe demesi, küfürlü konuşması,
Beni ilgilendirmiyordu ki…
Aksine erkeksi tavırları hoşuma gidiyordu.
Hiç korkmuyordum,
o yanımdayken
Diğer kızlar gibi çıt kırıldım değildi.
Ne desem gülüyordu.
Tüm sırlarımın bekçisiydi.
Annem, babam halt etmişti.
Bahar varken sıkıyorsa biri bana bir şey söyleseydi,
Büyük falan dinlemezdi o paralayıverirdi.

Küçük derme çatma evlerinin önünde bir sürü arabalar vardı
Beklenen olmuştu.
İnsanların istedikleri olmuştu.
Zabıtalar basmıştı kapılarını.
O zaman ikimizin de anlamını bilmediğimiz kelimeleri,
Elindeki yazılı mühürlü şeyden okuyordu
-gecekondu, Çingene, çarpık yapılaşma,
En son yıkım emri demişti.

Yıkımın ne demek olduğunu işte o zaman anlamıştım.
İlk Bahar anlamıştı.
Annesini, annemi gördüğümüzde bıraktığı elimi bıraktı,
Hızla evine koştu.

Yıkım olmuştu baharın gidişi baharla birlikte çocukluğum gitmişti.
İstenmeyen dostluğumuzda gitmeleriyle bitmişti.

Bahar gibi sahiplenmemişti kimse beni
Ve baharın gidişi benim için hiç bitmeyen kış demekti...

Emina TEKE
Gitti bir şiir daha canlandı kelimeler cümleler uçuşur oldu kâğıtlar da,
Oysa az önce iki kalp aynı yerde öldü
Farklı bedenlerde gömüldü,

-Git dedi
-Bitti dedi
-üzülmeni istemiyor dedi,
-mutlu olmanı istiyorum da demişti
Gerekçesi tüm gerekçeleri deldi ve geçti

Bir buket çiçek bir kutu çikolata
Bense bir ömrü bağlamıştım iki yüzükle ona,
Ne aklarımız aynıydı, ne de karalarımız yaa..


Sinirimiz, kavgalarımız sonra, sonra o soysuz kıskançlığımız
Ne kadar benzerdi birbirine,
Tüm kötü huylarımız anlaşma yapmışlar eşleşirlerdi her defasında...

Yıllanmış şarap gibi, tatlı bir kış, içince sarhoş olunan o dudaklar
 Kahretsin ne çokta sevmiştim ben.


Bir insana bağlıyorsun ömrünü sonra o insan ömrünün içine koyuyor, gidişine bir anlam yüklemek içinde sen mutlu ol diye yaptım diyor.

Şimdi en soylu sözler bile, sana yazılınca soysuz oluyor.
 Anla;
Kahretsin ne çok yazılmış şiirlerim var...
Sana... sana bize...
Kahretsin seviyorsun sandım bee.

Çokta güzel oynamış,
çokta güzel pazarlamış çulsuz aşkını beş parasız bana...

Adını andığım her köşe başı ok olup bağrımı deliyor ve o...
annesine orospu kelimesini yakıştıramadığım çoçuğu mutlu oluyor

mutlu ediyor...

Bana ise üç kuruşluk aşk yaşattı sonrada gitti diye
hakkımı helal etmek düşüyor.

Gözlerimden yaş kalbimden aşk düşüyor,
Kelimeler yürekten kaleme düşüyor,

Ahhh nasıl anlatayım bu bedenden bu can ecel olup azrailin kucağına düştü düşüyor.
ömrüme verdiğin ömrü bir şerefsiz uğruna bir kutu ilaç alıpta çalıpta gidiyor...

Emina Teke


22 Mayıs 2013 Çarşamba

Aşk üzerine.

Bir adam bir kez aşık olduysa ondan pek fazla bir şey beklemeyeceksin, hatta hiç bir şey beklemeyeceksin. Sana her seni seviyorum dediğinde o gelecek aklına, ve her öpüştüğünüz de onun dudaklarını hissedecek...
Parfümünün kokusu yadırgayacak, zamanla alışacak ona da o diye sahiplenecek. Senin iki kişi yaşadığın sandığın aşkı aslında üç kişi yaşıyor olacaksınız. Aynı masada içiceksiniz sen ona o ise ilk ve son aşkına sarhoş olacak. Başlarda çok yakın davranacak sana çok büyük bir aşk yaşadığını sanacaksınız ikinizde akla hayale gelmeyecek şeyler yapacaksınız. Sevgisini ispatlamak için çaba sarf edecek, ne gelirse elinden işte....
Zamanla gördüğü yüzün aslında hayal ettiği aşık olduğu kişinin yüzü olmadığını fark edecek. Yaptığının ne kadar yanlış olduğunu fark ettiğinde uzaklaşacak senden biranda saatlerce uzayan telefon konuşmaları son bulacak. İşleri artacak, daha fazla yalnız bırakacak ve artık hiç bir şeyini önemsemiyor olacak...Seni kırmamak için bahaneler bulacak ama her tavrı bir şeyler anlatmaya çalışacak. Arsız bir çocuk gibi kaçıp kurtulmaya çalışacak.
Ne yapmaya çalıştığını soracaksın, çünkü hala seni sevdiğini sanacaksın... Çünkü aksini söylemeyecek hep inkar edecek çünkü hep seni sevdiğini ve asla aldatmadığını düşünecek. Gözleri sana bakarken kalbi, duyguları, aklı hep ilk aşkını düşünecek. Ve sen onlar arasında ikisinin aşkına tecavüz eden biri olacaksın.
Bunu ikinizde fark ettiğinizde ilişkiniz son bulacak. Yalız bunu yapan yine o olmayacak siz olacaksınız çünkü dayanamayacaksınız sevilmemeye ve asla alışamayacaksınız sevdiğiniz insanın büyük aşkı olamamaya. Asla unutmamanız gereken şey ise İnsan bir kez Aşık olur ve ondan sonrakilerin hepsi vazgeçilmedir.

21.04.13
02.36

Emina TEKE

haftanın kitabı

Geçen hafta seçtiğimiz Zülfü Livaneli Kardeşimin Hikayesi adlı kitaptan sonra bu hafta biraz şiir diyoruz ve Ceyhun yılmaz Kasım'ın Bıçak Yarası'nı okuyoruz :)
Ceyhun Yılmaz'ın o güzel kaleminden damlayanları bu hafta bize yağmur olmasını sağlayalım :)
Evet herkese iyi okumalar

Alın Yazısı

Güneşe küsmek gibi bir şeydi benden gitmen
Her sabah orada olduğunu bilip yine de bakamamak 
Sözlerin uçup gittiği aşkın kalmadığı sıcağın can çekiştiği
Sen gidiyordun kış geliyordu.

Kalbim atmaya devam ediyor 
Hayat akmaya insanlar gülmeye 
Aşksız bir hayat olmaz ya 
Sevgiler yaşanmaya devam ediyor 
Tek eksik sensin yani :)

Ellerim ellerini arıyor her gece 
Kendime acıyorum çünkü
Ben değil bir başkasıymış hayatın
Sen değil ölümmüş alın yazısı...

Erdim Boz

21 Mayıs 2013 Salı

Aşka Dair

Yanlış olan ne biliyor musunuz ?
Geçmişini unutamayan birinden size bağlanmasını beklemek, sizi sevip sahiplenmesini beklemiş olmanız ve hakkettiğinden fazla değer vermiş olmanız.

Olay ne biliyor musunuz?
Asla olmayacak bir duaya amin diyebiliyor olmamız.
Tüm yaşananları bir kaç cümleyle anlatmamı kimse bekleyemez değil mi.
Kısacası şu; sen ne kadar seversen sev bir kez başkası girdiyse gönlüne senin girmen imkansızdır.
Çünkü yürek bir kez biri için vazgeçmiştir çevresindeki herkesten. Çünkü yürek bir kez kazık yemiştir sevdiğinden.

Ondan sonra hepsi denemedir.
-Şimdi bana sevgi bu kadar ucuz mu diyeceksiniz.

Size gülerek cevap veriyorum: Tahmin değil tahammül edemeyeceğiniz kadar, üç kuruşa tutuğunuz otel odaları kadar ucuz.

Bizden önce oda yaşamıştır en büyük acıları, sabahlara kadar ağlamıştır, yemeden içmeden kesilmiştir.
Sigara olmuştur sırdaşı... bir de ondan kalmış üç be hatıra.
Emin olun sizin şuan ona yaptığınızı oda başkasına yapmıştır. Yazmıştır cizmiştir, göndermeler yapmıştır.
Sevdiği kişinin arkasından atıp tutmuştur. Emin olun onu unutmak için yapmadığı şey kalmamıştır.
Tıpkı şuan sizin yaptığınız gibi.

Biliyorum tuhafınıza gidiyor, onun için bir sürü şey yaptınız, yanınızda kalması için bir yalvarmadığınız kaldı.
Belki de yalvardınız.
Neden sevmediğini anlamaya çalıştınız. Sevmese neden bunu yaptı (...parantez size ait......) dediniz defalarca.
Cevabını buldunuz mu ?
Hayır bulamadınız...
Sorunu kendinizde aradınız hayatınızı onun üzerine adamış olduğunuz için o gidince bölük pürçük oldunuz.
Çoğu zaman giderse gitsin, ben daha iyilerine layığım dediniz. Bunun gibi bir sürü avuntu cümleleri kurdunuz çevrenizdekilerden duydunuz.
Çoğu kez, belki barışırız umuduyla yakınlaşmaya çalıştınız. Çünkü sevmediğini kabul edemediniz.
Ya karşınızda ki Sizi seviyordu, ya da çok güzel rol çıkarmıştı. Muhtemelen sizin aklınıza rol yapmış olduğu gelmiyor olacak.

İşin kötüsü ne biliyor musunuz?
Siz ayrıldıktan sonra o sizin acınızı çekiyor olmayacak, o kaldığı yerden ilk aşkının acısını yaşamaya devam edecek.
Acı olanda onun başkasını düşünerek yapmış olduğu her şeyi üstünüze çekiyor olacaksınız.
Sonrası mı?
Başka birilerine umut beslemeye başlayacaksınız.
Onun size yaptığını başkalarına yaşatmayı düşüneceksiniz.

Sizin için söyleyebileceğim tek şey hatanın sizde olmadığını kabullenip, yeni bir yaşam kurmaya çalışın.
Ve asla yüreğinizi kirleten insanlar gibi sizde başkasının yüreğiyle oynamayın.


Emina Teke

Aşk İki Kişiliktir Ataol Behramoğlu

Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına, 
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık 
Seni, sevdiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Sen Melek

beni gittiğin gün kaybettin 

sen bir meleksin ya

ben senin yanına geliyorum

hayat bulmaya

ölüm değil bu benim yeniden hayat bulmam

senin gittiğin yerde seni bulmak

en acı da olsa en tatlı yer

gözlerinin olduğu yer


senin gittiğin gün 

benim bittiğim gün

ben yeniden varolmaya geliyorum 

yokluğunun en saf en acısı yerindeyken

ben seninle bu acıyı bitirmeye ölümümle

ölümü bitirmeye geliyorum

Yokluğun

güzel olan herşeydin sen

hayattaki en büyük şansım 

tek aşkım

şimdi karşımda fotoğrafın 

anıların ve ayrılık

gülümsemen fotoğraflarda 

göz yaşlarımsa bana arkadaş


karanlıktaki tek ışık sensin

giderken seni hiç unutmam demiştin

gidiyordun ama kal demek zor geldi 

unutmadın bende unutmadım bizi








"Azgın sular bir şey değil, bozuk pusulalardan, bir gemi neden korkar, yükünü 

taşıyamamaktan."

Canan Tan Hakkında

Canan Tan (d. Ankara), Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu yazar. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Kendisi değişik edebiyat türlerindeki yarışmalarda birçok derece ve ödül aldı. Yeni Asır (İzmir) Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptı. Milliyet Pazar'da, güncel olayları esprili bir dille yorumlayan yazıları yayımlayan Can, Mimoza dergisinde Çuvaldız, Kazete adlı kadın gazetesinde Kazete-Mazete adlı köşelerde yazılar yazdı. On tane kitabı basılan yazarın kitaplarından, üç tanesinin üçüncü, altı tanesinin de ikinci baskısı yapıldı.

Hüzünlü aşk kitaplarının usta ismi Canan Tan'ın o büyülü kaleminden yararlanmanızı kendinizi aşkın büyüsüne hapsetmesini ve bu büyüye kapılmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum Canan Tan her zaman yüreğe dokunan kitaplarıyla bizlere hayattan kesitler sunmaya devam edecek :) 



20 Mayıs 2013 Pazartesi

Müzik

Sanatı ve sanatçıyı seven bir insan olarak hem müziği seviyorum hem de bir ucundan tutmaya çalışıyorum. Edebiyatla ayrılmaz ikili olduğunu düşünüyorum ve kesinlikle iyi müziğin okumayı anlamayı kolaylaştırdığını söyleyebilirim.
Eğer kitap okumakta ve okuduğunuza odaklanmakta zorluk çekiyorsanız hafif bir müziğin kulağınıza akmasını sağlayın ve sonrası çok kolay olacaktır çünkü artık o hafif müzik okuduğunuzla bir olacaktır. 
Araştırmalara göre de doğru müziğin okumayı anlamaya teşvik ettiğini kanıtlamış durumda hepinize tavsiye ediyorum akustik müzik tarzıyla güzel bir romanı okumaya başlarsanız göreceksiniz ki saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız bile :)

19 Mayıs 2013 Pazar

Yeni Nesil Gazete

Ülkemizde en çok okunan yazılı medya gazeteler ve bir çok altarnatife sahibiz bu konuda. Gazeteler hem çok fazla hem de kimine göre yanlı kimine göre yansız fakat hep fikir sunan yazılı medyalardır.
Ben gazeteleri bloglara benzetiyorum yani bloglar yeni nesil gazetedirler şöyle açıcak olursam gazeteler fikir sunma ve paylaşma yeridir bloglarda bunun aynısını tasarlamakta fakat tek fark var blogger olmak için üniversite bitirmeye gerek yok sadece yazacak bir şeylere sahip olmanız lazım o kadar :)
Edebiyatsa her yazının her okunanın temelini oluşturmaktadır. İyi bir edebi kökünüz varsa hem iyi bir okursunuzdur hem iyi bir yazar.
Köşe yazıları=Blog kırıntıları Köşe yazıları ise blog mantığına en yakın gazete ürünüdür iyi bir blogger olmak istiyorsanız iyi köşe yazılarını takip edin derim bu saye de ne hakkında nasıl yazarım sorusunun cevabını vermiş oursunuz.

orhan veli



BENİ GÜZEL HATIRLA 

Beni güzel hatırla 
Bunlar son satırlar 
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmur, sel oldum sokağında 
Sonra toprak çekti suyu, kaybolup gittim 
Belkide bir rüyaydım 
Senin için.. 
Uyandın ve ben bittim 
Beni güzel hatırla 
Çünkü sevdim seni ben her şeyini 
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın 
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini 
Beni üzdün kınamadım 
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım 
Beni güzel hatırla 
Sayfalarca mektup bıraktım sana 
Şiirler yazdım her gece 
Çoğunu okutmadım 
Sakladım günahını, sevabını içimde 
Sessizce gittim, senden öncekiler gibi sende anlamadın. 
Beni güzel hatırla 
Sana unutulmaz geceler bıraktım 
Sana en yorgun sabahlar 
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım 
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka 
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye 
Vedalar bıraktım duraklarda 
Ne arasan bir sevdanın içinde 
Fazlasıyla bıraktım ardımda 
Beni güzel hatırla 
Dizlerimde uyuduğunu düşün 
Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı 
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne 
Alnından öptüğüm dakikaları 
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün 
Şaşırtmayı severim biliyorsun 
Bu da sana son sürprizim olsun 
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum 
Beni güzel hatırla 

Gidiyorum. 

Ceyhun Yılmaz ve Şiirleri

Ceyhun Yılmaz'ı hepimiz radyocu kimliği ile tanıyoruz hiç şüphesiz radyoculukta müthiş bir usta konumuna gelmiş olsa da bir de asıl bizi ilgilendiren yönü var tabii ki o da şairliği. Şu ana kadar yayınlanmış 5 şiir kitabı bulunmakta bunların ilki olan Ben Sana Yanarken Şimdi Sen Kim Bilir Nerede Üşüyorsun (2002) de, ikinci şiir kitabı olan Kasım'ın Bıçak Yarası ilk kitaından iki yıl sonra , üçüncü kitabı ise 2006 da İkinci El Yalnızlık adıyla sevenleriyle buluşmuştur üçüncü kitaptan sonra beş yıl şiir kitaplarına ara veren şairimiz tam beş yıl aradan sonra karşımıza iki kitapla (biri derleme) Sensiz Harfler ve Sevdiğim İkinci Kadınsın Sen çıkıyor. 
Aynı zamanda best fm de yayınlanan radyo programında hem kendi şiir kitaplarından hem de ustaların şiirlerinden örnekler bula bilirsiniz. Ceyhun Yılmaz'ın kendi sesinden Müjgan, Sevdiğim İkinci Kadınsın Sen, Aşk İki Kişiliktir... gibi şiirleri dinlemek gerçekten çok keyifli oluyor  

18 Mayıs 2013 Cumartesi

sabah ayrı akşam ayrı

Kitap okumak için illa belli bir saati beklememek lazım sabah ayrı bir kitap akşam ayrı bir kitap okuya biliriz şöyle ki benim önerim sabahları tarihsel veya araştırma (Bilimsel) kitaplar okuyarak zihnimizi açık tutabiliriz akşamları uyku öncesi ise güzel romanlar bizi bekliyor olucak bu da sağlıklı bir uyku çekmemizi sağlayacaktır.
Sabaharı okurken sıcak bir kahve bize eşlik edebilir gece ise güzel bir süt. Okumak için doğru zamanın gelmesini bekleyin mesala tv lerde öğle kuşağını izlemek yerine kitap okumak çok daha mantıklı bir seçim :)
Evlilik progamlarını ve ukalaca yemek programları yerine size güzel şeyler anlatacak kitapları tercih edin hayatınız çok daha güzel olacak.

Hüzün mü Komik mi

Ne tür okumak isterseniz sizi karşılayacak ve tatmin edecek bir kitap bulabilirsiniz yani okumamanız için hiç bir sebep yok moraliniz mi bozuk size diz üstü edebiyat yayınlarını öneririm mesela pucca başından neler geçmiş emin olun sizin moralinizin bozulmasına bile değmeyecek bir neden olduğunu onu okuyunca anlayacaksınız ya da biraz hüzünlenmekten yanasınız o zaman da livaneli ya da hande altaylı sizi çağrıyor emin olun kahperengini okurken gözleriniz dolacak ya da biraz felsefe yapasınız var tamam sizi platonun derin felsefesiyle başbaşa bırakıyorum. E hadi bugün kendine bir iyilik yap ve git kitap al artık okumaya başla ve gül ve ağla ve düşün...

İyi Yolculuklar

Tek başınasın ve düşünüyorsun devamlı etrafına bakıyorsun yalnızlığını paylaşacak bir şeyler arıyorsun ve sonra o an eline bir kitap alıyorsun ön sözü dahil okumaya başlıyorsun kulağına kulaklığını takıp en sevdiğin şarkıyı açıyorsun bundan sonrası kitabın seni nereye götüreceğine bağlı sözümün başında tek başınasın demiştim ya aslında tek başına değilsin her zaman seninle olabilecek dostların var onlara roman onlara kitap deniyor ve onlar sana anlatıyor senden asla bir şey beklemeden anlatıyor düşünsene o zaman bu dünya da neden yalnız kalasın hadi şimdi al eline bir kitap ve dostunun anlattıklarını dinlemeye başla bakalım nereye gidiceksiniz benden size iyi yolculuklar :)

Ben türk yazarlarından yanayım

Ben şahsen türk romanlarından ve türk yazarlardan yanayım ülkemizde okur yazar oranının (kitap okuma kitap yazmadan bahsediyorum) bu kadar düşük olduğu bir dönemde türk yazarlarına daha çok katkıda bulunulmasını düşünüyorum türk klasiklerinin daha çok okunmalı ve hem onlardan esinlenmeli hem de kendine özgü yeni şeyler denenmeli diyorum bir kitap dükkanına gittiğimde veya bir D&R a girdiğimde raflara yeni türk romanları yeni türk yazarların geldiğini gördüğümde çok daha seviniyorum yeni nesilin bizim jenerasyonun  okur yazar olduğunu gördükçe çok seviniyorum. Unutmayın kitap yazmak şiir yazmak bir sanatsa kitap okumak şiir okumakta bir sanattır ve bu sanat dalına çok değer verilmesi gerekiyor. Ülkemde okuma yazmayı sadece gazete okumak ve bulmaca çözmekten ibaret olduğunu görmek istemiyorum. Kitaplara sansür getirilsin istemiyorum , bir yazar sadece düşüncelerini yazıp hapse girsin istemiyorum ülkemin daha laik daha medeni bir ülke olmasını istiyorum ve bu da kitap okumaktan kitap yazmaktan ve okuduğunu yazdığını doğru anlamakla başlayacak bir olgudur.
Doğru kitabı doğru yerden satın almanın da ne kadar önemli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim sırf 10 tl daha az ödemek için korsan kitap alacaksanız gerçekten hiç kitap okumayın diyerek sosyal mesajımı da veriyorum sevgili okurlarım :) korsan kitap emek hırsızlığıdır.

Yayın Evleri

Yayın evleri kitapların ve romanların kaynağı fakat şu sıralar o kadar çok kar amacı güdülüyor ki insan biraz sanat arıyor tabii ki edebiyatın getirisi olacaktır ve tabii ki bunlar arasında karda vardır.
Peki hangi yayın evi takip edilmeli benim şu anda çok beğendiğim bir yayın evi var remzi kitabevi takip edilmeli http://www.remzi.com.tr/ ideal kitaplar ise yeni bir yayın evi olsa da gayet iyi son zamanların en çok takip edilen yayın evi ise Kaan çaydamlının 6:45 yayın evi inci sözlükle de güzel bir iş birliği içersindeler :)
Onun dışında ise dediğim gibi çoğu yayın evi şu anda özenle kitap basmıyor kitaptan ne koparsam kardır felsefesini izliyor bu yüzden biraz bahsettiğim yayın evlerine biraz da kendi sevdiğiniz türleri barındıran yayın evlerine yönelin kazanan siz olacaksınız :)

Osho

Osho kafası çok başka bir kafa ve seni de gerçekten imrendiriyor Oshoyu okursanız anlayacaksınız ki adam her şeyi meditasyona bağlamış ve gerçekten yazdıklarından anlıyorsun ki arınmış durumda. Aşka dair çok doğru irdelemeler yapmış seksin aşkı bitirdiği günümüzde aşkın bir parçasının olduğunu ve doğru aşkın yolunun seksten geçtiğini bize göstermiş.
Yalnızsan eğer üzülme Osho yanında :) Osho yalnızlar içinde birebir neden olduğunu şöyle açıklayayım ailemden başka kimseyi görmediğim bir dönemde Osho'nun yalnızlığa dair ve yalnızlığın sadeliğine dair o kadar güzel tespitleri oldu ki insanın gerçekten de yalnız kalası gelir. :)

Şiirden Müziğe

Hayatımda en çok istediğim şey güzel bir şarkı yazıp iyi bir besteyle bunun dillere dolanmasını sağlamaktır. Fakat bunu yapabilmek söz sanatına yani edebiyata ve şiire çok fazla hakim olabilmek gerekir klişe bir sözü herkes yazar fakat gerçek anlamda söz yazabilmek zor , iyi bir birikimi olması gerekiyor insanın birikimden kastım hayata dair sözlere dair birikimi olması gerekiyor insanın. Mesela öyle dolu bir aşk yaşamalı ki bir insan buna dair bir şeyler yazsın fakat henüz benim bu kadar dolu bir aşkım olmadı potansiyeli olanlar ise beni  bu birikime sahip olamadan terke etti.
Yazılmış bir şeye beste yapmak ise müziğe dair iyi bir birikime ihtiyaç duyar fakar müzikte edebiyat kadar zordur ve bitmeyen bir pınardır. İşte bu yüzden aşk edebiyattan ve müzikten ibarettir , işte bu yüzden edebiyatta müzikte aşktan beslenir.

17 Mayıs 2013 Cuma

mektup mu

Mektup... o kadar çok yazmak istiyorum ki bu konu hakkında eskiden çok revaçta olan şimdilerde ise yerini Sms lerin geldiği fakat asla aynı tadı veremedikleri mektuplar...
O çağa yetişemesem de mektup okumak her zaman bir hobim olmuştu mektup yazmaksa hep bir ukte şu sıralar postacılar sadece fatura taşır olmuş durumda ve bu da beni üzüyor. Mektupların samimiyeti o kadar güzel ki oysa keşke hayatımızın belli başlı yerinde kalsaydı diyorum.
Sms ler evet kolay fakat insan soruyor kendine kolay ulaştığı şeylerden o kadar keyif alır mı? Mektupsa o kadar sade ki insan sevincini de hüznünü de özlemini de aşkını da çok daha kolay anlatıyor hem de zarflara sıkılan o parfümler :)

Kardeşimin Hikayesi

Zülfü Livaneli'nin inanılmaz kaleminden bir şaheser daha gelmiş durumda yarın elime geçecek olan bu kitap Zülfü Livaneli kendi hayatından kesitler sunarken bir ikiz kardeşinin olduğunu idda etmekte bizlere :) Açıkçası kitapı elime almak için çıldırıyorum ve zamanın bir an önce geçmesini bekliyorum.
Çok okuyan ve okuma zevkine inandığım bir abimin bana verecek olması da heyecanıma heyecan katmakta
bakalım Zülfü Livaneli bizleri bu sefer nelere sürükleyecek ve o büyülü kaleminden neler can bulmuş olacak. Sevgili okuyucularım bundan sonra haftanın kitabı adlı bir köşe yapmakta olacağım ve her haftaya bir kitap sloganıyla gelmekteyim :) Evet bu hafta okunması gerektiğine inandığım kitap Kardeşimin Hikayesi herkese iyi okumalar :) ...

romana eşlik edenler

Her yiğidin bir yoğurt yiğişi olduğu gibi herkesinde kendine özgü kitap okuma alışkanlığı vardır. Kimi müzik olmadan yapamaz kimi kahve olmadan kimi tamamen sessizlik ister kendime gelecek olursam ben  hafif bir müziğin ve güzel bir kahvenin okuduğum romanın yancıları olduğunu düşünüyorum. Benim için bu üçlü bir araya gelince hayatımda dert tasa kalmıyor bir anda her şeyi unutuyorum ve sadece okuduğum şeye odaklanıyorum. Şu anda Kahperengi romanını okuyorum ve beni gerçekten fazlasıyla tatmin ediyor bu roman Hande Altaylı romanı öyle bir yazmış ki kendini bir İstanbul'un en güzel en iyi mekanlarında bir Yaslıhan sokaklarının varoşunda bulabiliyorsun. Bu romanı okurken sıcacık bir kahve ile hoş bir müzik kesinlikle ayrılmaz üçlü olmuş durumda :)

Mizah ve çizgi roman

Mizah dergilerini takip edin derim penguen uykusuz çok sağlam karikatürleri olan ve bazen korkusuzca yazıp çize bilen mizahçılara sahipler.
Peki mizah dergileri ve çizgi romanlar edebiyata dairmidir? benim nacizane cevabım gazeteler bile edebi birer metinken mizah edebiyatın kesinlikle sağlam bir koludur, insana bir çok şey katar aslında edebi olan herşey bireye çok şey katar mizahsa neşelendirir düşündürür gündemi takip eder bu yüzden sağlam bir edebiyatçı isen ve edebiyatın her konusuyla alakalı olmak istiyorsan kesinlikle mizah dergilerini ve çizgi romanları (kaliteli olanları) takip edin okuyun eğlenin derim hem kitap okumaya da okumaya alışkın bir insan değilseniz iyi bir geçiş yapmanızı sağlayacaktır.

Biraz Felsefe

Ülkemizde bilimsel kitaplara yapılan muamelenin bir benzeri de felsefik kitaplara yapılmakta şöyle açarsak; Felsefe kitaplarını okuyan kişiler marjinal görünmekte ve marjinal görünmek aslında toplumdan soyutlanmaktır toplumdan soyutlanmaksa korkulan bir durumdur.
 Felsefik kitapları okuyan insan siyasetten konuşa bilir şiirden, tiyatrodan , sinemadan konuşabilir doludur yani anlayacağınız.
Peki kimi okumalı ilk olarak şunu söylemeliyim lisedeki öğretmeninizin verdiği tavsiyeleri boş verin kesinlikle boş verin çünkü öğrtemenin verdiği tavsiye sınavda çıkacaktır ve onu okumanızı da o yüzden istiyordur felsefe kitaplarının ayrıca kişisel gelişim kitaplarını da dolaylı yoldan beslediğini söylemeliyim.
friedrich nietzsche okuyun derim platon okuyun derim ama önemli olan kendi kafa yapınıza uygun şeyi bulmak işe bundan başlayın derim çünkü felsefe ortamda kullanabileceğiniz bir şey ve sizin de eğer 20 li yaşlardaysanız hayat felsefeniz vardır ve buna uygun kitaplar seçmenizi tavsiye ederim
İyi okumalar :)

16 Mayıs 2013 Perşembe

Yazmak Ve Okumak

Okur yazar olmak bizim memleketimizde ilk okul 1 de okumayı yazmayı sökmekle bitiyor maalesef. Öğretmenlerimizin tavsiye ettiği kitaplarla devam ediyor gibi gözükse de aslında o kitaplar birer "ödev" olduğu için zorundalık haline geliyor ve zorla yapılan şeyler iyi değildir. Kitap okumaksa bir hobi ve çok ayrı bir zevktir ve asla "ödev" değildir kişi isterse okumalıdır. Bu yüzden okur yazarlık birinci sınıfta okumayı söktüysen gençlikte bir kaç gazete okuduysan orta yaşlılıkta ve yaşlılıkta bulmaca çözdüysen tamamsın dostum kıvamına gelmiş durumda şanslıyız ki bizler o zorundalığı yıkmış ve doğru okur yazar olma yolunda ilerlemekteyiz. Kitap okumak bir hobi olduğundan dolayı zevk vermesi lazım fakat zorundalıklar zevk veremez ve sıkıcıdırlar işte tam da bu yüzden kitap okumayı arttırmalı fakat üzerimizde bir baskı hissetmemeliyiz. Doğru olan istenilen zamanda okumaktır ve doğru kitabı okumaktır.
İnsan hobileri zevk aldığı için yapar ve buna yatırım yapar. Misalen eğer gitar çalmak bir hobiyse ilk önce gitara sahip olmalısın yani gitara para harcamalısın eğer yeterince iyi gitar çalmaya başlarsan bu işten de para kazanmaya başlarsın.
Yani yeterince iyi okursan ve anlamaya başlarsan sende ilerde iyi bir yazar olabilirsin ama önce iyi bir okur olmalısın ve hobine istediğin için para yatırmalısın :)

Yüzzüklerin efendisi

Yüzzüklerin efendisi başka bir dünyaya yelken açmak isteyen herkese farklı bir deneyim yaşatıyor kitapın ünlenmesi en azından bizim ülkemizde filmlerden sonra oldu fakat bana sorarsanız filmde hiç görünmeyen tom bombadil le tanışmak isteyen bir yüzzüklerin efendisi fanıysanız kesinlikle o kitapı alın ve rafınıza koyun seriye yüzzük kardeşiliği ile başlıyor kralın dönüşü ile sonlandırıyoruz.
Frodo nun bu yolculuğunda haritaları da bizlere sunan toilken gerçek anlamda bir orta dünyaya sürüklüyor bizi. Orta dünya da neler mi var ejderhalar , cüceler, elfler , hobbitler , büyücüler , orglar , insanlar ve büyük bir savaş bakalım güç yüzzüğünü mordorun ateşine atmayı başarabilecekmiyiz?

Aras Öztürk Çolak

Namı değer Samiha zinses arkadaşlarıma aslan diye hitap etmemin sorumlusu insan :) birahanelerde bedavaya bira içen güzel insan ve gerçekten de eğlenceli yazıyor kesinlikle tavsiye ediyorum
Samiha zinses bir twitter fenomeni ve gerçekten komik... Twitter bir edebi mecra olsa çizgi romanı samiha zinses yani aras öztürk olurdu kısaca.
Kahveni alıp kütüphanene baktın ve seni gömmem imkansızı seçtin dikkat et o kahve ağzından püskürmesin
çünkü emin ol çok güleceksin ve eğleneceksin ama hiç bir romantikliği yok bu adam kahveyle okunmaz

pucca

Daha önce Diz Üstü Edebiyat adlı yazımda bahsetmiştim fakat bana yetmedi biraz daha irdelemek ve hakkında bir şeyler yazmak istedim Pucca :)
 O o kadar tatlı ki yazdıkları, anlattıkları çok güzel keşke hayatının bir yerinde bende olabilseydim keşke benden de bahsedip bana da bir rumuz verseydi diye çok düşünmüşümdür.
Üniversite hayatını okurken ona çok kızmıştım kitap içeriği hakkında yazmak istemiyorum fakat keşke o ankaralının peşinden o kadar gitmeseydi biraz kadına şiddetin kötü yüzünü görmüştüm hoş iyi bir yüzü yok ya neyse güzel bir sosyal mesaj da vermiş oldum.
Pucca nın birinici kitabını alırken ismi çok ama çok dikkatimi çekmişti vay be demiştim hatun kendi kendini gömmüş :) küçük aptalın büyük dünyası kitap o kadar hoşuma gitmişti ki bitmesin diye geceleri ertesi geceye bırakmak için biraz daha az okuyordum :)
 İkinci kitabını bir yaz günü kardeşim kadar değer verdiğim birisinden aldım ve ayracını da kaybetmiştim :)
kitaptan o ilk tadı alamasamda anlatım dili o kadar samimi ki ister istemez tebessümle okuyorsun :)
son kitabı ve geri kalan herşey de ise kitabın ilk yarısında kahkaha attığımı hatırlıyorum son yarısında ise hüzünlenip gözlerimin dolduğunu :)
Son kitabı teyzeme vermiştim kitabı bir günde bitirdiğini ve inanılmaz güldüğünü söylemişti bana bu da çok hoşuma gitmişti çünkü teyzem ailenin en çok okuyan insaıdır ve eğer o bir kitabı beğendiyse o kitap tamamdır :)

Klasikler Ve Senaryolar

Dünya klasikleri hakkında düşüncelerimi açıklamak istiyorum eğer bir klasik okuyacaksanız kesinlikle ilk okul öğretmenlerinizin size aldırdığı kitapları bunlar genelde suç ve cezea savaş ve barış tarzı kitaplar olur işte bu kitapları o an değil de belli bir birikime eriştiğinizde okumanızı tavsiye ederim kendimden örnek verecek olursam Suç ve Ceza yı ilk okuduğumda olayın sadece Raskolnikov adlı karakterden ve Rusya'da geçtiğinden bahsediyodum olayın derinliğini ise ilk okuduğumdan yıllar sonra anlayabildim
Senaryolara gelecek olursam... Oyun seneryosundan başlayalım tabii ki bir klasik olan william shakespeare seneryoları aklıma geliyor machbet bir iktidar savaşını irdeliyor veya biraz daha romantik romeo ve julliet yazarımız aynı zamanda iyi bir de şairdir ve gerçekten de iyi bir şair demek bana düşmez ama nacizane fikrim gerçektende okurken zevk aldığım ve biraz da tarih kokan ve tarihi de çok sevdiğimden ilgi duyduğum bir yazar.
Sinema senaryolarını kitaplaştıran aklıma gelen tabii ki Cem Yılmaz G.O.R.A , A.R.O.G , Yahşi Batı filmlerinden zevk aldığım kadar senaryolarını okurkende çok büyük zevk almıştım Cem Yılmaz'ın filmi çekerken başına gelen şeylerden bahsetmesi apayrı bir tat veriyo.

Hadi biraz da Şiir

Madem "yeni nesil edebiyat" diyoruz yeni nesil şairlere göz atalım diyorum. Yeni nesil şairler arasında severek dinlediğim okuduğum takip ettiğim ve sevdiğim :) aslında direkt olarak hayran olduğum kişi geliyor aklıma kimmi ? Ceyhun Yılmaz. Best fm de yıllardır dinlediğimiz doktor bir gün duygusal bir bölüm yaptı ve o büyülü sesiyle bizi tanıştırdı o günden sonra mı :) soframa meze olup eşlik mi etmedi eski kız arkadaşıma gönderme olup egomu mu yükseltmedi Ceyhun Yılmaz kesinlikle ve kesinlikle "candır" dinleyin , okuyun , takip edin...
Peki bir tek Ceyhun Yılmaz 'mı hayır tabii ki diğer örneğime geçmeden önce bir konuya parmak basmak istiyorum yeni nesil şairliğin çok basit olduğunu şiir yazmanın çok kolay olduğunu zannediyor fakat mahalesef değil :( Öyle ki klavye şairliği denen bir şey var ve tanıdığım çoğu kişi sözde facebook şairi olmuş durumda yazık peki bir fenomenden bahsediyorsak o zaman kendi yazdığımla mı çelişirim ?
Küçük İskender desem gerçekten bir fenomen olmuş ve bütün klavye şairlerinin esinlenmiş olduğu kişi.
Kelimelerle o kadar güzel oynuyor ve mecazları o kadar güzel kullanıyor ki esinlenmemiş olmak yazmak istemek çok doğal geliyor tavsiye edilmeyecek gibi değil.
Onun dışında şairliğin ayağa düşmüş olduğunu kanıtlamak istiyorum posta gazetesinin şiir bölümüne ufak bir göz atarsak şiirden soğmamız sadece 20 saniyemizi almakta.

Zülfü Livaneli

Her konuda ders alına bilecek bir insan varsa o da tabii ki Zülfü Livaneli'dir o kadar dolu ve o kadar güzel yazıyor ki her insanın hayatını sanki izlemiş görmüş. Sadece roman değil yakın zamanın hayatımda ilk defa sinema salonunda ayakta alkışlanan bir film Veda'nın da senaristi. Atatürk'çü bir insan olarak gerçekten gurur duymuştum.
Zülfü Livaneli Kardeşimin Hikayesi Serenad dan sonra bir bomba daha bir abim bugün kitabı okuyodu ve yarım saat içinde kitabın sonuna gelmişti inanılmaz derece de heyecanlanıp kitabı istedim ve yarın verebileceğini söyledi ve beni çok mutlu etti büyük bir heyecanla kitabın elime geçmesini ve bir an önce okumayı bekliyorum :) yorumlarımı güncellenmiş bir şekilde buradan alacaksınız :)

Bilimsel Kitap

Bilimsel Kitap bana en başta çok kaba bir tabirle gazete dedirtiyor. Peki gazete ülkemizde okuma oranı en yüksek yazılı medya ise neden ülkemizden bir bill gates çıkmaz?
Sebebini irdelemek istiyorum "gazete ve medyanın yanlı" olduğunu söyleyip bu konudan çıkmak çok kolay geliyor. Sebebi bence yeterince bilimsel kitap reklamı iyi ya da kötü yapılmıyor bakıyorum raflara bilimsel kitapların çoğu tozlanmış ve sat beni diye haykırıyor fakat mahalle marketimizdeki bütün gazete rafları öğleye kadar boşalmış oluyor. Okumuyoruz ve okumaktan kaçıyoruz bu şekilde ülkemizde aslında çok potansiyeli olan mehmet abi bakkal dükanında oturuyor ve arada sisteme sövüyor.
Bir diğer bilimden ve bilimsel kitaplardan kaçmamızın sebebi ise ülkemizdeki ön yargılar "sıkıcıdır" en basitinden uyumadan önce national geoghraphic veya discovery channel izleyen bir toplum olduk neden "sıkıcıdır" bunu anlamak ve irdelemenin gayet zevkli olduğunu düşünüyorum yani Bihter'le Behlül'ün aşk hikayesini izlemektense okumayı tercih edin diyorum okumaya bir yerden başlayın diyorum :) ve bunu da nacizane olarak siz okuyucularıma aşılamak istiyorum.
Bu konuyu yakın bir arkadaşımla tartıştım daha doğrusu fikir aldım ve gayet mantıklı geldi. Bilimsel kitaplardan ve araştırmalardan uzak durmamızın nedeni olarak müslüman bir topluma bağladı neden diye sorduğumda ise bana şu cevabı verdi millet olarak bunu ALLAH yarattı deyip konuyu kapatmayı sevdiğimizi ve bununda araştırıp öğrenmenin önüne geçtiğini düşündüğünü söyledi aslında bu düşünmeye ve araştırmaya üşenmiş bir toplum ortaya çıkartıyor o yüzden istisnalar hariç dünyanın en büyük bilim adamları veya doktorları Türkiye'den çıkamıyor.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Kişisel Gelişim

Kişi kendini geliştirmek istiyorsa neden bir kitapa ihtiyaç duyar her zaman çevre daha önemli bir faktördür demişimdir hep fakat yanıldığımı anlamam Erdal Demirkıran ile tanışınca anladım. Kişisel gelişim deyince aklıma ilk gelen yerli yazar olması çok uzun sürmedi .
Yazarımız o kadar iddalı ki "ben dünyanın en akıllı insanıyım" diyebiliyor ve aslında onun açısından baktığımızda çok haklı olduğunu görebiliyoruz.
Bende en çok iz bırakan kitapı Sadece Aptallar Sekiz Saat Uyur olmuştur. Bu kitapın beni çok etkilemesinin bir sebebi bir fikri olaylar sonunda benimsetme çabasının ne kadar mantıklı olduğunu görmem ve eminin ki siz okuyucularda bana hak vereceksiniz :)
 Yazarımızın bir diğer olumlu sonuçlar veren kitapı ise Yerim Seni ÖSS dir bu kitapta sınav stresinin ne kadar yersiz olduğunu irdeleyen yazarımız benimle akran ve yazarımıza hayran bir çok okuyucunun sınavın üstesinden gelmesini sağlamıştır :)

Diz Üstü Edebiyat

Diz Üstü Edebiyat son zamanlarda en eğlenceli yazarların yayın evi olmuş durumda. Bu yazarlara örnek olarak Aras Öztürk'ü verebiliriz.
Aras Öztürk'ün bu yayın evinden çıkmış iki kitapı bulunmakta bunlar Piç Güveysinden Hallice ve Seni Gömmem İmkansız iki kitapta da uslup olarak pek fark yok yazar sanki hayatından kesitler anltıyormuşçasına bir hava veriyor iki kitapta da. Yazarın anlatım dilinin kemiksiz olduğunu ve çekinmeden yazılmış olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim yazar aynı zaman da samiha zinses olarak ta tanınmakta (özellikle twitter'da)
Bir diğer Diz Üstü Edebiyat yazarı ise Pucca :) Pucca deyince istemsiz bir tebessüme boğuluyorum üç kitap çıkartmış olan yazarımız bu işi gerçekten de çok iyi biliyor. Yazarımız "günlük" anlatımını benimsemiş ve gerçekten de çok iyi yapmış.
İlk kitapı Küçük Aptalın Büyük Dünyası'nda Allah'ım bu nasıl bir kitap keşke hiç bitmese dediğimi net hatırlıyorum  ve arkasından gelen Ve Geri Kalan Herşey'de aynı tadı yakalayamasam da çok akıcı olduğundan olacak bir çırpıda bitirdim son kitapı Allah Beni Böyle Yaratmış ise kesinlikle kah güldüren kah hüzünlendiren usta işi bir kitaptı
Eğer eğlenceli kitaplardan hoşlanıyorsanız Aras Öztürk (Samiha zinses) ve Pucca 'yı bir yere not alın derim kesinlikle pişman olmayacaksınız :)

14 Mayıs 2013 Salı

Hande Altaylı Hakkında

Hande Altaylı Erdemit'te doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi okudu. Çeşitli ajanslarda reklam yazarlığı yaptı. İlk romanı Aşka Şeytan Karışır (2006) yılın en çok satan kitapları ara sında yer aldı. İkinci romanı Maraz ise 2009 yılında yayınlandı.Yazarın eserleri çeşitli dillere çevrildi.
 Hande Altaylı'nın akıcı anlatımı kesinlikle çok hoş. İnsanı kendine çeken ve kitapı okurken kendini yalnız hissetmeyeceğin derin bir olay örgüsüne sahip.
Yazarın şu anda en son çıkan Kahperengi adlı kitabını okumaktayım kesinlikle tavsiye ediyorum hoş ve dolu bir  vakit geçirmek için bire bir.
Kanla d'de yayınlanan Merhamet dizisinin de bu kitaptan alıntı olduğunu belirtmek isterim.
Hande Altaylı yeni nesil yazarlar arasında kesinlikle çok sağlam bir yere sahip. Eğer boş zamanlarınızda kitap okumayı seviyorsanız Kahperengi kesinlikle bir başucu kitapı.