Daha konuşamıyordum ama; onu gördüğümde,
O düştüğünde onun canın yandığında
Ben olurdum yanında,
O olurdu yanımda.
Birlikte ağlar, birlikte gülerdik.
... Küçücük kollarımızla sarılırdık birbirimize
Minicik yüreğimizle sahiplenmiştik
Çevredeki insan fazlalıkları yadırgardı bizi
Annem çoğu zaman oynama onunla derdi.
Çok sabahlarım olmuştu.
Oynadığım saklambaçlar sonrası
Yediğim dayaklar...
Çok oldu;
Hıçkırıklarım yüzünden yatağın altında ağlamalarım
O gıcırdayan yaylı yatağın tellerine benzetirdim annemi de
Durduk yere kızardı bize
Çok sabahlarım olmuştu.
Sırf o yalnız olmasın diye hasta hasta okula gittiğim.
Devamsızlıklarımız oldu beraber
Devam ettiklerimizde.
Resim derslerimiz oldu onu çizdiğim
Müzik derslerimiz oldu beni alkışladığı.
Biz yan yana geldiğimizde sanki insanlar
İntihar eden birisine bakıyormuş gibi bakıyordu
İnsandan doğma insanlar,
Herkes farklı davranıyordu ona,
Öğretmenimiz bile.
Üstünün pis olması, abe demesi, küfürlü konuşması,
Beni ilgilendirmiyordu ki…
Aksine erkeksi tavırları hoşuma gidiyordu.
Hiç korkmuyordum,
o yanımdayken
Diğer kızlar gibi çıt kırıldım değildi.
Ne desem gülüyordu.
Tüm sırlarımın bekçisiydi.
Annem, babam halt etmişti.
Bahar varken sıkıyorsa biri bana bir şey söyleseydi,
Büyük falan dinlemezdi o paralayıverirdi.
Küçük derme çatma evlerinin önünde bir sürü arabalar vardı
Beklenen olmuştu.
İnsanların istedikleri olmuştu.
Zabıtalar basmıştı kapılarını.
O zaman ikimizin de anlamını bilmediğimiz kelimeleri,
Elindeki yazılı mühürlü şeyden okuyordu
-gecekondu, Çingene, çarpık yapılaşma,
En son yıkım emri demişti.
Yıkımın ne demek olduğunu işte o zaman anlamıştım.
İlk Bahar anlamıştı.
Annesini, annemi gördüğümüzde bıraktığı elimi bıraktı,
Hızla evine koştu.
Yıkım olmuştu baharın gidişi baharla birlikte çocukluğum gitmişti.
İstenmeyen dostluğumuzda gitmeleriyle bitmişti.
Bahar gibi sahiplenmemişti kimse beni
Ve baharın gidişi benim için hiç bitmeyen kış demekti...
Emina TEKE
O düştüğünde onun canın yandığında
Ben olurdum yanında,
O olurdu yanımda.
Birlikte ağlar, birlikte gülerdik.
... Küçücük kollarımızla sarılırdık birbirimize
Minicik yüreğimizle sahiplenmiştik
Çevredeki insan fazlalıkları yadırgardı bizi
Annem çoğu zaman oynama onunla derdi.
Çok sabahlarım olmuştu.
Oynadığım saklambaçlar sonrası
Yediğim dayaklar...
Çok oldu;
Hıçkırıklarım yüzünden yatağın altında ağlamalarım
O gıcırdayan yaylı yatağın tellerine benzetirdim annemi de
Durduk yere kızardı bize
Çok sabahlarım olmuştu.
Sırf o yalnız olmasın diye hasta hasta okula gittiğim.
Devamsızlıklarımız oldu beraber
Devam ettiklerimizde.
Resim derslerimiz oldu onu çizdiğim
Müzik derslerimiz oldu beni alkışladığı.
Biz yan yana geldiğimizde sanki insanlar
İntihar eden birisine bakıyormuş gibi bakıyordu
İnsandan doğma insanlar,
Herkes farklı davranıyordu ona,
Öğretmenimiz bile.
Üstünün pis olması, abe demesi, küfürlü konuşması,
Beni ilgilendirmiyordu ki…
Aksine erkeksi tavırları hoşuma gidiyordu.
Hiç korkmuyordum,
o yanımdayken
Diğer kızlar gibi çıt kırıldım değildi.
Ne desem gülüyordu.
Tüm sırlarımın bekçisiydi.
Annem, babam halt etmişti.
Bahar varken sıkıyorsa biri bana bir şey söyleseydi,
Büyük falan dinlemezdi o paralayıverirdi.
Küçük derme çatma evlerinin önünde bir sürü arabalar vardı
Beklenen olmuştu.
İnsanların istedikleri olmuştu.
Zabıtalar basmıştı kapılarını.
O zaman ikimizin de anlamını bilmediğimiz kelimeleri,
Elindeki yazılı mühürlü şeyden okuyordu
-gecekondu, Çingene, çarpık yapılaşma,
En son yıkım emri demişti.
Yıkımın ne demek olduğunu işte o zaman anlamıştım.
İlk Bahar anlamıştı.
Annesini, annemi gördüğümüzde bıraktığı elimi bıraktı,
Hızla evine koştu.
Yıkım olmuştu baharın gidişi baharla birlikte çocukluğum gitmişti.
İstenmeyen dostluğumuzda gitmeleriyle bitmişti.
Bahar gibi sahiplenmemişti kimse beni
Ve baharın gidişi benim için hiç bitmeyen kış demekti...
Emina TEKE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder